Erkek Saçlarının İlginç Değişim ve Gelişim Süreci
Kaynaklara göre Türklerin düşmanları, Türkleri at üzerinde savrulan uzun saçlarıyla tanımlarlar. En yaygın olan saç şekilleri ise, üstteki saçların örülmüş olarak arkaya kadar atılması ve diğer kısımların da arkaya kazar kazınması modelinden oluşuyordu. Diğer bir saç şekli ön kısımda şakak hizasındaki saçların örülmesi var ardından bu örgülerin arkada 3 örgü yapacak şekilde birleştirilmesi idi. Kısa saç ise İslamiyet ile beraber benimsenmiştir. İslamiyet inancında uzun saçın haram ve günah olarak görülmesi ve ayrıca Rum kültüründe kısa saçın yaygın kullanımı, toplumsal olarak erkekleri kısa saça yöneltmiştir. Türk atalarının uzun saçı tercih etmesi ise Tengri inanışından gelmekteydi. Zamanla benimsenen inançlar din algısını değiştirmekle beraber, günlük hayatı da derinden etkilemiştir.
Bıyık
Hilal bıyık dediğimiz, dudaklardan çeneye kadar inen bıyık modeli Türklerin kullandığı bir modelken, kaynaklara göre bıyığı en uzun olan kişi kabilenin reisi olmaktaydı. O dönemde oldukça büyük değer taşırdı.
Bozkurt Simgesi
Eski Türklerin asil olarak gördüğü Bozkurt, Türklüğü simgeleyen asil bir hayvandır. Gök kurt olarak da bilinmektedir ve kutsallığı Türeyiş Destanı’na dayanmaktadır.
Türk Bayrağındaki Hilal Sembolü
Hilal olarak bildiğimiz simge aslında Güneş tutulmasıdır ve hilal ile bayraktaki simge aslında birbirinden oldukça farklı şekillerdir. Güneş tutulmasında, Ay Güneş’i kapattığında bayraktaki şekil ortaya çıkmaktadır. İslamiyetteki Hilal sembolü de, bayraktaki Hilal gibi Güneş Tutulmasından ibarettir. İslamiyete geçiş aşamasında Türklerin İslamiyet kültürüne kazandırmış olduğu bir simgedir. Eski Türklerin 3000 yıl önce, Asya’daki Tümülüslerindeki duvarlarda, Hilal yani Güneş Tutulması ve yıldız motifleri, bunun bir kanıtıdır. Şamanizm ve Tengri dinlerindeki inanca göre gök 7 kattan oluşmaktadır. &. katta Ay, 7. katta ise Güneş yer almaktadır. Şamanist Türklerin Güneş tutulmasında bazı Şaman adetlerini yerine getirmeleri, ayinler düzenlemeleri bu konunun kanıtlarındandır.
Diğer Türk devletlerindeki motifler de farklıdır ve hepsi Ayın Güneş üzerindeki farklı bir konumunun betimlenmesidir. Ayrıca Güneş sembolü de yer almaktadır. Oğuz Han’ın “ Güneş bayrağımız, gök çadırımız” sözü de bunu kanıtlamaktadır.
Eski Türklerde Din: Şamanizm – Tengricilik
Çin Kaynaklarına göre, Orta Asya Şamanizm’in temelleri Gök Tanrı, Güneş, yer, su ve ateş kültleridir. Şaman inancının temelinde Asya halkının inancına göre insan ve doğanın birlik olması ve uyumlu olması düşüncesi de yer alır. İnsan, hayvan, bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür ve bu bütüne evren ve dünya da dahildir. En eski inanç sistemidir. Türklerin, Moğolların ve Asya göçebelerinin benimsediği en eski inanç sistemidir. Tanrı, en büyük semavi ruh olarak adlandırabileceğimiz bir varlıktır. Gökte yaşadığına inanılır ve Gök’ün en üst tabakasında bulunan insan şeklinde bir varlıktır. Şamanist kavimlere göre gökte ve yerde meydana gelen tüm olaylar birtakım ruhların ve tanrıların eseridir. Hastalıklar kötü ruhların bir eseridir ve ölüm de buna dahildir. Doğadaki her varlığın ruhu olduğuna inanılır ve doğadaki varlığın kutsallığı inancı ön plandadır. İyi olanların cennete gidip, kötü olanların ise cezalandırılacağı temeline dayanmaktadır. Savaşta ölenlerin mekanının cennet yani uçmağ olacağına inanılır..
Tengri inancında ise, eski Türklerin şimdiki inanç sistemlerini benimsemeden önceki inançlarıdır. Tengri’ye ibadet etmenin yanı sıra Şamanizm, Totemizm inançlarını da ibadet sistemidir bir parçasıdır. Tengri, günümüz Türkçesinde Tanrı kelimesine denk gelir ve Tanrı kelimesinin eski söyleniş biçimidir. İnsanlar, gök tanrı Tengri’ye, toprak ana Ötüken’e ve atalarının onları koruduğuna inandıkları ruhlarına dua eder ve güven içinde hissederlerdi.
Gök Tanrı dini Şamanizm’den daha önce kullanılıyordu ve sonraki yıllarda Gök Tanrı dini Şamanizm içinde yaşanmaya başlamıştı. Bu iki dinin tek din olarak kabul edilirdi, aralarındaki benzerliklerinden dolayı Türkler tarafından kolayca kabul edilmişlerdir.
İbn Fadlan‘e göre Oğuz Türk Boyu, yolunu şaşırmış eşekler gibi bir dine inanmıyorlar, temizlik denilen kavramdan oldukça uzak yaşayarak su ile ilişki kurmuyorlardı. Yazdığı Seyahatname adlı eseriyle Oğuzlar, Kırgızlar, Kıpçaklar gibi kabilelerin kültürleri hakkında detaylı bilgiler veren İbn Fadlan, 10. yüzyılda yapmış olduğu geziyle alakalı Türklerin dini ve gelenekleri hakkında bilgilerin günümüze kadar ulaşmasına vesile olmuştur.
Nevruz
Birçok kültürden milletin 21 Mart’ta baharın gelişi olarak kutlanan bu bayram, Ergenekon destanı yani demirden dağın delinip geçildiği destanı anmak için kutlanır. Ateş yakılıp demirin dövülmesiyle kutlanan bu bayram, Şamanizm adetlerini de içerir. Türk mitolojisinin temel sembollerinden biri Ateş’tir. Şamanizm’deki ruhani inanca göre, bahar uyuyan doğanın ruhunun uyanması olarak düşünülür.
Türk Mitolojisi
Bir çok kültürün mitolojisinde doğaüstü ve komplike canlılardan bahsedildiğini bilinir. Eski Türk mitolojisine göre de bu canlılardan bahsetmek mümkündür. Kurt-Köpek Başlı İnsan, Oğuz Kağan destanlarından önemli ölçüde bahsedilir. Türkler bu kavimlere itbarak adını verirlerdi ve eski Türklerde de it kelimesi köpek anlamına geliyordu. Barak kelimesi ise köpek ya da kurt anlamına gelmekteydi.
Çift başlı kartal ise, Tuğrul ya da Zümrüdü Anka kuşu olarak bilinmekteydi. Birçok kültürde görebileceğimiz Çift başlı Kartal figürü, kutsal sayılmakta ve devletlerin armalarında yer verilmektedir. Şamanizm inancına göre, kartallar yer ile gök arasındaki çelik kapıyı tutmaktadır. Kuş şeklindeki refakatçi varlıklar, insanlara gökyüzü ve yeryüzü yolculuklarında eşlik etmektedirler. Kuş türleri arasında Kartal, ululuk temsilcisidir. Kılıç kabzalarında kullanılan çift başlı kartal figürleri Selçuklu İmparatorluğu da başta olmak üzere birçok devletin armasında, bayrağında yerini almıştır.
Sokor adı verilen Tek Göz, Kaf Dağı’nda yaşamaktadır. Sokor’un kelime anlamı kördür ve bir perinin bir çobanla birleşiminden doğmuştur. Yalnızca gözünden vurularak öldürülmesi sağlanabilir. İnsan eti yer ve bir tas büyüklüğünde bir tek gözü vardır.
Kayış Baldır ise ayakları kayıştan bir gulyabanidir. Kendi ayakları üzerinde durup yürüyemez, karşılaştığı insanları kandırır ve boyunlarına binerek onları kullanır. Elsiz ve ayaksız bir ihtiyar görünümündedir. Irmak kenarında oturup, oradan geçenlerden onu omuzlarına alarak ırmağın diğer kenarına geçirmesini ister. Birinin onu omzuna almasıyla, Kayış Baldır’ın karnından üç arşınlık iki adet kayış çıkar ve insanın bedenine sarılarak onu kölesi haline getirir.
Bükrek, iyi özellikler barındırır, insanlara yardımcı olur. Kertenkele görünümündedir. Kanatları yoktu, tüm denizleri birbirine bağlayan okyanusta yaşar. Anlatılanlara göre her bin yılda yeryüzüne iner ve durumu kontrol eder.
Türklerde Kadın Kavramı
Kadının toplumsal alanda mevkisi oldukça yüksektir. Bir Türk erkeği için en değerli varlıklardan olan kadın, erkek ile birçok Türk boyunda eşittir. Kadın ve erkek toplu işlerde birlikte yer alırken, savaş halinde de görev alabilirler. Dede Korkut hikayelerinde de yer verilen Türk Kadını, erkeğe tanrı tarafından gönderilmiş özel bir varlık olarak düşünülür. Toplumda Türk kadını güçlüdür ve bir erkek Türk kadınıyla evlenmek için, onu ok atma ve at binme gibi alanlarda yenebilme yetisine sahip olmalıdır. Bir kadına saldırmanın cezası ise kesinlikle idamdır. İbn Fadlan’ın da belirttiği üzere, Türk kadını temiz ahlaklıdır ve zinadan uzak durur. Uygur yazıtlarında da karşılaşıldığı üzere devlette de önemli rol oynamaktadırlar. Erkeklere verilen Hakan ve Bilge ünvanları kadınlara da verilmektedir.
Tags
tarih